Düşüncelerim havada uçuşuyor. Nasıl başlasam bilemiyorum. Son 10 gündür ruh halim, Hollanda havasından beter bir değişimle, sağanak yağmurdan pırıl pırıl güneşe döner gibi gidip geldi.
9 Temmuz’da, bir yıl önce biletini aldığım Imagine Dragons konseri yerine, milli kimliğimi seçerek, Türk voleyboluna altın çağını yaşatan Filenin Sultanları’nın Hollanda-Türkiye karşılaşmasına gittim. Her iki durumda da kazanacak olduğumu bilsem de, galiba Türkiye’ye aidiyetim ön plana çıktı ki, Turkiye`nin kazandigi her sayıda havalara uçtum. Yine de, arabalarindan son ses Erik Dalı çalanlari görünce hafif bir göz devirmeyi ihmal etmedim:)
Hafta sonu ise bambaşka bir çöküşe evrildi. Üstüme çöken kimlik krizleri, değersizlik şemasıyla birleşip her ay yaşadığım duygusal düşüşlere bir yenisini ekledi. Bir hafta boyunca ne bir şey okumak istedim, ne de bazı günlerde evden dışarı çıkmak.
Kimsenin umrunda olmadığım hissiyle, olan ya da olmayan olayları büyütüp kafamda kurgu senaryolar yazıyordum. Baksana, annemler bile ağaçlarını benden çok seviyordu; hele arkadaşlarıma ne demeliydi… Böyle böyle, içimdeki -sevimsiz İmren- gözlüklerini takıp, kendime demediğimi bırakmayıp, iki gram yaşam hevesim varsa da tüketip beni günleri sadece geçiren biri haline getirdi. Ruhumdaki duygusal açlığı sağlıklı şekilde yaşamak yerine, çikolata kavanozlarının dibini sıyırarak doyurmaya çalıştım. Olmadı.
Peki nasıl çıktım bu durumdan? Uyudum… Epey epey uyudum, saat 09.30’lara kadar. :)
Sonra yine melankolik listelerden kendime bir potpori yapıp iyice dibe battıktan sonra, “E artık yeter be!” diyerek Tiny Riot acip ufak capli bir ayaklanma girisimim oldu. Kızlarıma sarılıp onlarla kutu oyunu oynadım. Bebek görmeye gittim ve “İyi ki yeni anne değilim!” diye şükrettim, başkasının bebeğini ağlayana kadar sevme lüksüyle. :)
Bugünse, günlerdir beni yerden yere sürükleyen bu fetret döneminin aslında işyerinde planlanan performans değerlendirme görüşmesinden kaynaklandığını fark edecektim. İçimde bastırdığım yetersizlik ve başarısızlık şemaları stres ve uykusuzlukla birlesip tetiklenmişti. Görüşmeye ne kadar hazır olduğumu düşünsem de, aslında hiç hazır olmadığımı hissettiren bir duyguyla doluydum.
Yaklasik iki yıldır çalıştığım kurumda bulunduğum pozisyondan bir üst kademeye yükselme hayalim vardı ve bu heveslerime daha once yaptigim gorusmelerle set konulmustu. Bunun önünde, yabancı olmam, dili bakanlık seviyesinde yeterince iyi kullanamam gibi engeller vardı.
Ama bugün, ikinci yılım dolmadan, istediğim kademe ve pozisyon yükselmesini alacağımın haberini aldım. Havalara uçtum elbette:))
Hollandacamin gorece yetersizligine rağmen, kendi ülkemde o kadar çok haksızlığa uğramışken, bu ülkede bir kez daha emeklerimin karşılığını alabiliyor olmak beni öyle mutlu etti ki…Yıllar önce elimden alınan kariyerim, adım adım, emek emek yeniden inşa edilerek kaybettiğim düzeyden çok daha iyi bir seviyede geri geldi.
Kaybolan bir parçamı yeniden bulmuş gibi hissettim bugun. Artik kendimi ispatlamak zorunda olmayacaktim. Artik olmustum ben:)
Bugün görüşmeye, üstünde “Confidence is not for sale” yazan bir tişörtle gitmiştim. Yöneticim tişörtü bilerek mi giydiğimi sordu. :) Elbette bilerek giymistim. Küçük seçimlerimiz hayattaki duruşumuzu belirler. Bu da gorusmeye renk katip pozitif gecmesine minik bir katki sagladi.
Ben hayal kurabildiğim için mutlu ve umutlu hissediyorum.
Onca kötülüğe rağmen, her şeyin güzel olacağına dair inancım sonsuz.
Bunca yıldır umutla sarıldığım şeyler hayallerim. Kimine çok gülünç gelse de, “Yapamazsın” deseler de, bugün buralara kadar gelmek ve inanilmaz gurur verici.
Yıllar önce Türkiye’de tecrübe ettiğim toksik çalışma ortamlarını, insanların birbirini ezmeye çalıştığı yapıları, bilgisiyle değil tanıdığı dayılarla yer tutanları düşündükçe, hayatın beni getirdiği bu noktayı adeta bir yeryüzü cenneti gibi görüyorum.
Bugün cok güzel bir gün. Sizi ilk basta hazirladigim bol melankoli içeren müzik listemle boğmayacağım elbette:) Kadınların gücüne ve hayallerine inanan, biraz bizi mutlu eden şarkılar dinleyelim!
🎧 Calma listesini buradan dinleyebilirsiniz.
Unutmayalim: Hayallerimizle varız. Gerceklesecek daha nicelerine ve guzel yarinlara...
Ps: Kutlamak icin eve gelip once bogurtlen toplamaya gidip asagidaki nefis cheesecakei yaptim:) Oz sefkat derslerinden ogrendim ki kucuk basarilarimizi kutlamaliyiz.:)
Ben hayal kurabildiğim için mutlu ve umutlu hissediyorum <3.
bunu söyleyebilmek ne güzel, gerçekten hayallerimizle varız! :’)
ve başarısızlık korkusu ve endişeleriylle ancak ve ancak azalıyoruz..
Ne kadar samiimi sıcak ve bolca duygu içeren bi’ yazı!
Umarim, küçük/büyük attığın/mız her güzel adımı ödüllendirmeye devam edersin/ ederiz .. :)
Çiçek gibi ve öz-şefkat dolu günlere!
Öncelikle terfinizi içtenlikle kutlarım; dilerim bundan sonraki nice başarılarınızın ilki olsun bu. Cheesecake'e bayıldım; hele de önce böğürtlen toplamaya gittiğiniz kısma. Ellerinize sağlık ve afiyetler olsun. Sevgiler, selamlar.